“Bir iş fikrim var!”
“Bir projem var!”
“Projem var ama sermayem yok”
” O iş tutmaz bak söylüyorum”
Birçok iş fikri ve proje yetersiz olduğundan dolayı çöpe gidiyor veya başarısız oluyor ama birçoklarının dikkat etmediği bir şey daha var:
Birçok başarılı olabilecek iş fikri ya da proje, sahiplerinin yetersizliği yüzünden heba olup gidiyor ve burada kast ettiğim kesinlikle girişim sermayesi değil, başarısızlık korkusu.
İnanmıyorsanız, neden bu iş fikrini ortaya attınız?
İnanıyorsanız, o zaman neden korkuyorsunuz?
Bu sorulara cevap vermek çok önemli. Ve fikriniz ya da projenizle ilgili birine danışırken şu dört şeye çok dikkat edin:
1- O kişi şu anda ya da ileride fikrinizle ya da çok benzeriyle size rakip olabilir mi?
2- O kişi size gerçekten fikrini söyleyecek kadar dürüst ve güvenilir biri mi?
3- Daha da önemlisi o kişi, bu konuda size doğru yönde fikir verebilecek kadar konuya hakim, tecrübeli yetkin biri mi yoksa işbilir gözüküp laf olsun diye mi konuşuyor?
4- O kişi, işinizle hiçbir bağı olmasa da, başarısız olmanızı isteyen kıskanç biri mi?
1. sıradakiler en dikkat etmeniz gerekenler ki bu da 2. sıradaki güvenilirliği peşinden getiriyor. Ama 3. sıradakiler, ben girişimcileri laf olsun diye yıkanlara “hedefsiz buldozerler” diyorum. İş fikrinizden ya da projenizden eminseniz, iş olsun diye konuşanların onayınıza ihtiyacınız yoktur. En fazla projenizi geliştirebilecek, katkıda bulunabilecek kişilerden destek istersiniz ve orada da geliştirme yerine bir yıkım söz konusuysa o kişilerden uzaklaşmaya bakın. Bu tiplerin, “şu köfteci iyi kazanıyor, demek ki bu işte para var, o zaman ben de yanına bir köfteci açayım” kafasından bir farkı yoktur. İş modelini taklit etmek kötü bir şey değildir ama onu nasıl, ne şekilde yapacağınız ve mevcut halinin üzerine farklı bir geliştirme yapmanız önemlidir. “Aynısı, aynı yerde kazandırmaz.”
Hedef kitle, işin bileşenleri, girişimcinin altyapısı ve kişiliği, imkanları, yetenekleri önemlidir.
İlk girişiminizde başarılı olmak ve dünyaya bunu haykırmak zorunda değilsiniz. Sonraki girişimleriniz için de geçerli bu. İşinden iyi para kazanıp ortalıkta konuşmaya bile gerek duymayan birçok girişimci, yatırımcı, tüccar ve işadamı var ülkemizde. Onay bekleyip durmayı bırakın, işini bilen kişinin onaya ihtiyacı yoktur.
Para elbette önemli ama, odağını sürekli para üzerine kuranlar genelde ilk çakılanlar oluyor ve bu kişiler kendileri yapamadı diye sanki kimsenin yapamamasını istiyor, ardından herkese yapamayacaklarını söyleyip duruyorlar. Böylece yapamadıkları için üzerindeki suçluluk baskısını azaltmaya ve çevrelerine de kendilerini haklı çıkarmaya çalışıyor.
Yani diyeceğim o ki; başarısızlık korkunuz yüzünden iş fikrinizi, projenizi raflarda çürütmeyin, deneyin, “denedim, yaptım ama olmadı” diyebilme tecrübesini edinin.
Girişiminiz başarısız olmuşsa; burada odaklanmanız gereken konu, işinizin başarısız olması değil nerede hata yaptığınızı görebilmektir. İşte başarıya, bu hatalar düzeltilerek gidilir.
İnsan yaşamı, yavaş ya da hızlı, gelişme ve ilerleme üzerine kuruludur.
Zirveye koşa koşa gidilmez, öncesinde defalarca tökezler düşebilirsiniz önemli olan tekrar kalkıp devam etmektir.
İşler istediğiniz gibi gitmeyince, başarısız olmaktan (aslında altında yatan “rezil olmak” korkusundan) korkmayın. İlla bir şeylerden korkmak istiyorsanız ve hayatınızı korkular üzerine kuracaksanız; onun yerine pes etmekten, bırakmaktan, sürüklenmekten, başarana kadar kalkıp devam etmemekten korkun.
Korkular sizi zayıflatır, devam etmek ise güçlendirir.
İlk yorum yapan olun